Farklı projeler için 20 den fazla ülkeye gittim buralarda beni çok etkileyen olaylar da oldu bunlardan beni en çok etkileyen bir tanesini anlatmak istiyorum..
Afrikaya gitmiştik bir fim projesi için orda yerel bir medresede eğitim alan çocukların hayatını çekecektik. Burdan bir tanesini seçtik zaten eğitim aldıkları medrese çok yoksul bir yer topraktan bir kulübe gibi bir yapıdan oluşuyor.
İçerde sadece bir tane kara tahta var ellerinde tahta levhalar var bunlarla eğitim alıyorlar. Şimdi onların hayatını çekerken bir yemek sahnesini çekeceğiz yemek geldi mercimek ve bulgur yanında da yağ var sadece başka da bir şey yok.. Bu yemeği yiyecekler.
Yemek sahnesinde kabıyla yemeği alacak bir kenara gelecek ve yemek yiyecek bu sahneyi çekeceğiz. Söyledik, kurduk her şeyi. Geldi oturdu her şey güzel söylediğimiz gibi yapıyor yemek yemeye başladığında yemeği yemiyor. Yemek yemesini söylüyoruz ama yiyormuş gibi yapıyor çok bariz yemiyor.
Neyse tekrar edelim dedik, tekrar aldı yemeğini ve geldi oturdu yine yemek yemiyor. Ve bu sefer anlatmak istedik yemek yemen lazım burası yemek sahnesi.
Üçüncü sefer tekrar ettik oturdu aldı ağzına götürdü tabağı da yakın tuttu yiyormuş gibi yapmış bizde yediğine inanmıştık ve yedi dedik. Sonra kameradan yakınlaştım bir baktım yemediğini fark ettim. Yemediğinin farkına vardık o esnada.
Bu sefer bunu çözmemiz lazımdı bu yemeği yemesi lazım sonuçta. Çevirmeni çağırdık dedik ki ya bu neden yemiyor bunun bir çözümünü bulalım yani yemeği mi değiştireceğiz başka bir şey mi yapacağız bu yemeği yemesi lazım bu sahnede bu gerekiyor.
O da sordu çocuğa, bak yemen gerekiyor ama yememişsin yemediğin belli oluyor. Neden yemiyorsun? diye sordu
Çocuk şöyle cevap vermiş:
“Bu yemek benim hakkım değil, ben kendi hakkımı yedim bu arkadaşlarımın hakkı bunun için bunu yiyemem.”
Bunu dedi ve hepimiz böyle kaldık. Hiç bir şey yapamadık. Yani şimdi ne diyebiliriz ki? Sahne mahne aklımızda değil…
Çocuk bir öğle yemeği ki mercimek ve bulgur bir kap. Kendi yemiş arkadaşlarının hakkına geçmemek için o yemeği yemiyor. Bu bize çok acayip dersler verdi. Bir süre kaldık öyle kaldık çekemedik o sahneyi…
Tabi ben bunu internette paylaştım vs. bir yorum geldi. Dedi ki “son 24 saat içindeki şikayetlerim tavuk çok tuzlu, makarna az haşlanmış, sosu soğuktu vs. işler durgun, burnum akıyor. Böyle şikayetlerin hepsini bertaraf ettiğin için teşekkür ederim” demişti.
Bir fotoğraftan belki bir hikayeden o kadar etkilendi ama biz o anı yaşayan insanlar çok daha büyük dersler almıştık. Benim hayatımda hiç unutamadığım derslerden bir tanesidir bu…
İlk yorum yapan siz olun