Bir grup dalgıç su altında arama yaparken yıllar önce okyanusun dibine gömülmüş bir fotoğraf makinesi gördüler. Makinenin çalışma ihtimali düşük olsa da içindeki hafıza kartına ulaşarak uzun uğraşlar sonucu görüntülere ulaşmayı başardırlar.
Hafıza kartının içinden çıkan fotoğrafları gördüklerinde fotoğraftaki kişinin çok eski bir zamanda yaşamadığını anladılar ve onu bulmaya karar verdiler.
Genç dalgıçlar okyanusun derinliklerinde onları bu kadar şaşırtacak bir şeyle karşılaşmayı düşünmüyorlardı. Ancak fotoğraf makinesinin içinden çıkan resimden sonra sorumluluk hissettiler ve o kişiye bu makineyi ulaştırmaya karar verdiler.
Makine artık tanınmayacak halde olsa da sahibi için bir şeyler ifade ettiğini düşündüler. Özellikle içindeki fotoğraflar manevi açıdan kıymetli olmalıydı.
İşte o hafıza kartının makineden çıktığı andaki hali.
Hafıza kartını kurtarmak için makinenin içini almak zorunda kaldılar. Ve çok sayıda fotoğrafa ulaştılar.
Hafıza kartındaki çok sayıda fotoğraf ve video bozulmadan korunmayı başarmıştı. Son çekilen fotoğraf 2012 yılında olduğundan 8 yıldır su altında olduğu düşünülüyordu. Bunca yıldır su altında kalan hafıza kartının çalışmasına akıl sır erdirmek mümkün değil.
Son çekilen fotoğraflarda 10 kişilik bir grubun fotoğrafı vardı. İşte o fotoğraf
Fotoğraf karesinde çok sayıda insanın olması fotoğraf makinesinin kime ait olduğunu bulmalarına yardımcı olacaktı. Sonuç olarak fotoğrafı görenlerin hatırlama ihtimalleri yüksekti.
Dalgıç ekibi bulundukları bölgenin birçok panosuna bu fotoğrafı yapıştırıp sahibini aradıklarını söylediler. Ve belirli bir süre sonra sahibiyle ilgili bir ipucu yakalamışlardı.
Kasabadaki bir kadın fotoğraftaki bu adamın Paul Burgoyne olduğunu ve onun bir tekne kazası geçirdiğini duymuştu.
Kadıncağız Paul Burgoyne o kazadan kurtuldu ama onu o günden beri görmediğini söyledi. Artık ellerinde bir isim vardı ve sahibini bulmaya çok yakındılar.
İnternette Paul Burgoyne hakkında araştırmalar yaptılar ve onu buldular. Bulundukları bölgeye 250 km uzaklıkta yaşıyordu Paul. Hatta bir telefon numarasına da ulaştılar ancak Paul telefona cevap vermemişti. Ona sesli mesaj bırakıp cevap vermesini beklediler.
Ve Paul’un geri dönmesi çok sürmedi. Genç dalgıçlar Paul’a kameradan hemen bahsetmek istemedi. Onunla yüz yüze görüşmek istediklerini söylediğinde Paul onu ne beklediğini bilmiyordu ve bir kafede görüşmek için sözleştiler.
Bir hafta sonra kafede buluştular ve genç dalgıçlar ellerinde sd kart ve fotoğraf makinesiyle gelmişlerdi. Paul ellerindeki fotoğraf makinesini gördüğünde göz yaşlarına boğuldu…
Paul şu sözlerle devam etti:
“Bir daha bu kamerayı göreceğimi asla düşünmüyordum, o fotoğraflarda yakın zamanda kaybettiğim dostlarım da var. Benim için o anılar çok değerli size ne kadar teşekkür etsem az” dedi.
İlk yorum yapan siz olun